Gebe kalındıktan sonra, özellikle gebeliğin 2. Yarısından itibaren anne kan şekerinin yükseltilmesi için bebeğin eşinden salgılanan hormonlar çok etkilidir. Burada amaç bebeğe daha fazla şeker yani glikoz gönderilmesidir. Çünkü bebeklerin esas besin kaynağı annedeki kan şekeridir. Bu amaçla bebeğin eşinden salgılanan hormonlar özellikle de plasental laktojen insüline karşı direnç yaratır ve anne kan şekerini yüksek tutmaya çalışır. Ancak bu ölçü kaçar ise, diyabetik olaylar oluşmaya başlar.
Gebelik hormonlarının etkisi ile artan kan şekeri eğer annenin beslenme ve egzersiz alışkanlıkları ile bir düzeyde dengede kalır ise diyabet oluşmaz. Ancak herkesin pankreası aynı düzeyde bu olayı dengeleyemez ve kan şekeri aşırı yüksek kalır ise sorunlar oluşmaya başlar. Peki nedir bu durumlar?
- Bebeğin yağ dokusunun aşırı fazlalaşması ve bebeğin aşırı irileşmesi
- Amniyon suyunun aşırı artışı ve karında rahatsızlık hissi
- Yüksek tansiyon
- Erken doğum riski
- Bebekte özellikle kalp sistemini ilgilendiren anomaliler
- Vajinal doğumda sorunlar
- Yeni doğan döneminde sorunlar
Peki bu durumu nasıl anlayabiliriz?
Gebeliğin şeker hastalığı anlamında özellikle riskli sayılan 26. Haftasından itibaren 50 veya 75 gr şeker yükleme tarama/tanı testi ile risk altındaki anne adayları saptanır ve önlem alınır. Şeker yüklemesi konusuna sıcak bakmayan ancak alttan alta diyabet durumu geliştiren anne adayları ise ciddi risk altında olacaklardır. Çünkü tanımlanmayacak ve önlemler alınamayacaktır. Bu nedenle ulusal ve uluslararası kılavuzlar riskli gruplarda şeker taramasını önermektedir. Biz de öneriyoruz.
Gebelik şekerini yakaladık. Ne yapmalıyız?
Öncelikle uygun beslenme programı, kalori kısıtlaması ve günlük egzersizler öneriyoruz. 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde, protein ve sebze ağırlıklı bir diyet uygundur. Açlık ve tokluk kan şekeri takipleri ile de durumu değerlendirip gerekirse insülin tedavisine başlıyoruz. Buradaki amaç kan şekerini dengeleyip bebeğin sağlığını korumaktır.
Şeker hastalığından korunmak için öneriler
- Dengeli ve yeterli şekilde beslenmenin alışkanlık haline getirilmesi gerekir. Gün içinde 2-3 saat aralıklarla ana ve ara öğün olarak, 6 öğün tüketilmelidir. Bu beslenmenin içinde sağlıklı besinler belirli ölçülerde olmalıdır. Bunun için diyabet beslenme piramidinden yararlanılabilir.
- Kuru baklagiller, sebzeler, meyveler ve tahıllarda olan posa ihtiyaç kadar tüketilmelidir.
- Kan şekerinin kontrol edilemediği duruma gelmesini önlemek için, karbonhidrat tüketiminin sınırlandırılması gerekir. Karbonhidratlı besinlerin fazla tüketilmesi, kan şekeri dengesini bozan bir etken olarak kabul edilmektedir.
- Kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalı, balık ve beyaz et tüketimi tercih edilmelidir. Bunlar kızartma yapmak yerine, ızgara ve buğulama olarak tüketilmelidir.
- Katı yağ tüketiminden kaçınılmalı, aşırı yağ tüketilmemelidir. Özellikle kilosu fazla olan kişiler yağ tüketimini daha az seviyede yapmalıdır.
- Bebeklerin ilk altı ay anne sütüyle beslenmesi, diyabet riskini azaltmaktadır.
- Kilonun ideal oranda tutulması gerekir. Diyabet hastaları genellikle aşırı kilolu kişilerden oluşur. Bu nedenle fazla kiloların sağlıklı diyetlerle verilmesi gerekir.
- Düzenli bir egzersiz planı yapılmalıdır. Sportif faaliyetler kişinin özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Şeker hastalığından korunmak için, beslenme kadar önemli bir yere sahip olan düzenli egzersiz sağlığın korunmasında da etkilidir.
- Sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durulmalıdır.
- Stresten kaçınılmalıdır. Stres kişilerde yüksek tansiyon, damar sertliği, kalp hastalıkları gibi sorunlara neden olarak, genel sağlığı olumsuz etkileyen nedenlerden biridir. Vücudun dengesinin bozulmaması gerekir.
- Düzenli bir uyku düzeni sağlanmalıdır.
- İnsanlar kendi sağlığını önemserlerse, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayabilirler. Sağlık için kendinize zaman ayırmaya çalışın. Çeşitli hobiler edinebilir, ruhsal sağlığınızı üst düzeyde tutabilirsiniz. Bu önlemleri almanız hem şeker hastalığından korunmanızı sağlayacak hem de diğer hastalıklardan sizi koruyacaktır.